1.GÜN
2013’ün son aylarında 2014’ü yurt
dışında karşılaşamaya karar verdik. Evet… Bu bizim ilk yurt dışı deneyimimiz
olacaktı... İlk olduğundan tek başımıza
gitmeye cesaret edemedik açıkçası. Kaliteli bir turla gitmeye karar verdik. Bir
şeye karar vermeden önce araştırıp sorup soruşturmak en büyük meziyetimdir :D Gerek
form sitelerinden, gerek bloklardan, gerekse daha önce yurt dışına seyahat eden
dostlardan edindiğim bilgiler doğrultusunda Pronto Tur’da karar kıldım ve
online satış sitesinden turu satın aldım. Harika bir müşteri hizmetleri var…
Çok ilgili, kibar ve yardımseverlerJ Vize işlemlerini de tur
aracılığıyla yaptık. Gayet kolay oldu. Tek yapmamız gereken evrakları
hazırlayıp şirkete teslim etmek oldu. Çok kısa bir sürede vize sorunumuz
halloldu J
Seyahat günümüz geldiğinde İstanbul
SGA’da tur acentesinin önünde rehberimiz Mustafa Eren’le tanışıp yurt dışı
çıkış harçlarımızı yatırdıktan sonra unutulmaz anıların yaşanacağı gezimiz
başlamış oldu J
İstanbul- viyana yolculuğumuz THY
kalitesiyle harikaydı. Viyana’da otel odalarımıza yerleştikten sonra tur
rehberimiz eşliğinde Kärntner Strasse’ye gittik. Saat belirleyip dağıldık.. Noel ve yılbaşı
dolayısıyla her yer ışıl ışıldı.. Çok fazla vaktimiz yoktu ve gerçekten çok acıkmıştık
:D . Dedim ya araştırmak benim işim :D Şinitzeliyle ünlü Viyana’da şinitzelin
Figlmueller’de yenileceğini ama gitmeden rezervasyon yaptırılması gerektiğini
okumuştum. Rezervasyon yaptırdım mı?
Hayır… Keşke yaptırsaymışım. Restorandın önünde öyle bir kuyruk vardı ki... İçeriye
bile giremedik. Cadde üzerinde bi pizzacıya gittik o gece. Vakit geç olduğundan Sacher Oteli’nin cafesini
ve Aziz Stephan Katedralinin
yerlerini öğrenebildik sadece.
2. GÜN
Sabahın ilk saatlerinde İlk
durağımız Belvere Sarayı…Saray aşağı ve yukarı Belvedere olmak üzere iki
bölümden oluşuyor. Bu saray Viyana kuşatmalarında başarılı olan Prens
Eugene Savoy’a Habsburglar tarafından hediye ediliyor.
Yukarı Belvedere |
Aşağı Belvedere |
Buradan Parlamento Binasına doğru
yol alıyoruz. Bina Eski Yunan Mimarisine benziyor ve Parlamento Bina girişine
çıkan yoldaki heykeller hayranlık uyandırıcı…
Parlemento Binası |
Buradan sonra benim çok merak
ettiğim saraylardan biri olan Habsburg Hanedanlığı’nın kışlık saray olarak
kullandığı Hofburg Sarayı’na gidiyoruz. 1600lü yıllarda yapılan bu saray çok
sayıda Habsburg Hanedanına ev sahipliği yapmış.
Viyana Tarihte 2 kere Osmanlı Devleti tarafından
kuşatılmış, çeşitli sebeplerden dolayı başarısızlıkla sonuçlanmış olsa da
şehrin çeşitli yerlerinde Türklere göndermeler yapıldığını görmek mümkün.
Bunlardan biri de Hofburg sarayının önündeki Prens Eugen’in heykeli… şaha
kalkmış atının üstünde dimdik duruyor Prens Eugene…
Atının ayaklarının altında ise Osmanlı
Kuşatmasının başarısızlıkla sonuçlandığını gösteren bir Türk sancağı…
Gezimiz Demel Pastanesinin önünden geçerek Stephan Katedrali’ne doğru devam ediyor. Kilise gece olduğu kadar gündüzde epey etkileyici. Viyana’nın merkezinde olan bu kilise 1300lü yıllarda inşa edilmiş. Girişte ücret alınmıyor. Sadece ayinler sırasında kapalı…
Şehir merkezindeki gezimizden sonra
ekstra tur olan Viyana Ormanları turuna katıldık. Güzel miydi evet güzeldi..
Gerekli miydi… Açıkcası Viyana kent merkezinde daha çok vakit geçirmeyi tercih
ederdim. Neyse olmuşla ölmüşe çare yokJ Ben ormanları anlatayım…
Hitlerin ilk jet uçağını üretmek
için kullandığı yapay mağaraya gidiyoruz. Burası daha önceden bir maden
ocağıymış fakat üzücü bir kaza yaşanmış ve maden ocağı sular altında kalmış.
Suyla dolan maden ocağı o günler kapatılmış. Daha sonradan Almanlar tarafından
su pompalarıyla maden ocağındaki su boşaltılmış ve uçak üretim fabrikası olarak
kullanılmaya başlanmış. Hitlerin yenilgisinden sonra burası turistik gezilere
açılmış. Mağara içerisinde kalan su birikintisinde kayıkla gezinti
yapılabiliyor. Ayrıca madencileri koruduğu düşünülen azize Barbara anısına
içeride kilise bulunuyor.
Yapay Göl |
Mağarada Üretilen Jetin Maketi |
Azize Barbara Kilisesi |
Mağara gezisinden sonra Mayerling
Av Köşküne gidiyoruz. Burası Frans Joseph ile Kraliçe Elizabeth’in tek oğlu
veliaht Prens Rudolph’un Macar Kontes Mary Vetserayla ölü bulunduğu köşk… Nasıl
öldüklerine dair çeşitli iddalar var… Prens Rudolph’un ilk önce sevgilisini
daha sonra kendini öldürdüğü.. Frans Joseph ile siyasi görüşlerinin uyuşmaması
sebebiyle oğlunu babasının öldürdüğü gibi…Ama hiç biri ispatlanamamış.. olaydan
sonra köşk manastıra dönüştürülmüş. Günümüzde köşkün bir kısmı halen manastır
olarak kullanılmakta.
Viyana Ormanları-Seegrote Mağara Gölü-Mayerlıng ve Baden Şehri gezisinden
sonra Viyana’ya döndük. Viyana’daki son günümüzdü ve biz Schönbrunn Sarayı’na
henüz gitmemiştik. Tur dönüşünde arkadaşlarımızla birlikte Sarayın önünde
indik.. Saray tek kelimeyle hariikaaaa J Sarayı gezmek için alternatif
paketler var. Gezmek istediğiniz oda sayısına göre fiyatlar değişiyor. Biz
Grand Tur bileti aldık ve Maria Teressa’nın odasını da gezme ayrıcalığına sahip
olduk :D Sarayın içinde fotoğraf çekmek yasak. Gezilip görülmesi gerekiyor J Noelde gittiğimiz için sarayın
bahçesinde noel pazarı kurulmuştu. Çok renkli ve eğlenceli mekanlar vardı J
Saraydan sonra kent merkezine doğru yol aldık. Viyanada raylı sistem
oldukça gelişmiş.. Gitmeden önce internetten raylı sistem güzergahının olduğu
haritanın çıktısını alıp üzerine önemli ve gitmek istediğiniz yerlerin hangi
metro duraklarına yada tramvay durağına yakın olduğunu işaretlerseniz çok rahat
edersiniz. Schönbrunn Sarayı ile aynı ismi taşıyan U4 metro durağından
Karlplatz’a geçtik. Pastalarıyla ünlü Sachere gitmezsek içimde kalırdı :D İçeri girmek için baya sıra
beklememiz gerekti. Vakit biraz geç olduğundan garsonların “ne zaman gidecek
bunlar” diyen kötü bakışlarına maruz kalsak da ortam ve pasta büyüleyiciydi J
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder