29 Mart 2015 Pazar

2 Günde Viyana



1.GÜN
2013’ün son aylarında 2014’ü yurt dışında karşılaşamaya karar verdik. Evet… Bu bizim ilk yurt dışı deneyimimiz olacaktı...  İlk olduğundan tek başımıza gitmeye cesaret edemedik açıkçası. Kaliteli bir turla gitmeye karar verdik. Bir şeye karar vermeden önce araştırıp sorup  soruşturmak en büyük meziyetimdir :D Gerek form sitelerinden, gerek bloklardan, gerekse daha önce yurt dışına seyahat eden dostlardan edindiğim bilgiler doğrultusunda Pronto Tur’da karar kıldım ve online satış sitesinden turu satın aldım. Harika bir müşteri hizmetleri var… Çok ilgili, kibar ve yardımseverlerJ Vize işlemlerini de tur aracılığıyla yaptık. Gayet kolay oldu. Tek yapmamız gereken evrakları hazırlayıp şirkete teslim etmek oldu. Çok kısa bir sürede vize sorunumuz halloldu J
Seyahat günümüz geldiğinde İstanbul SGA’da tur acentesinin önünde rehberimiz Mustafa Eren’le tanışıp yurt dışı çıkış harçlarımızı yatırdıktan sonra unutulmaz anıların yaşanacağı gezimiz başlamış oldu J
İstanbul- viyana yolculuğumuz THY kalitesiyle harikaydı. Viyana’da otel odalarımıza yerleştikten sonra tur rehberimiz eşliğinde Kärntner Strasse’ye gittik. Saat belirleyip dağıldık.. Noel ve yılbaşı dolayısıyla her yer ışıl ışıldı.. Çok fazla vaktimiz yoktu ve gerçekten çok acıkmıştık :D . Dedim ya araştırmak benim işim :D Şinitzeliyle ünlü Viyana’da şinitzelin Figlmueller’de yenileceğini ama gitmeden rezervasyon yaptırılması gerektiğini okumuştum.  Rezervasyon yaptırdım mı? Hayır… Keşke yaptırsaymışım. Restorandın önünde öyle bir kuyruk vardı ki... İçeriye bile giremedik. Cadde üzerinde bi pizzacıya gittik o gece.  Vakit geç olduğundan Sacher Oteli’nin cafesini ve  Aziz Stephan Katedralinin yerlerini öğrenebildik sadece.

2. GÜN
Sabahın ilk saatlerinde İlk durağımız Belvere Sarayı…Saray aşağı ve yukarı Belvedere olmak üzere iki bölümden oluşuyor. Bu saray Viyana kuşatmalarında başarılı olan  Prens Eugene Savoy’a Habsburglar tarafından hediye ediliyor.

Yukarı Belvedere

Aşağı Belvedere
Buradan Parlamento Binasına doğru yol alıyoruz. Bina Eski Yunan Mimarisine benziyor ve Parlamento Bina girişine çıkan yoldaki heykeller hayranlık uyandırıcı…
Parlemento Binası



Buradan sonra benim çok merak ettiğim saraylardan biri olan Habsburg Hanedanlığı’nın kışlık saray olarak kullandığı Hofburg Sarayı’na gidiyoruz. 1600lü yıllarda yapılan bu saray çok sayıda Habsburg Hanedanına ev sahipliği yapmış.



Viyana Tarihte 2 kere Osmanlı Devleti tarafından kuşatılmış, çeşitli sebeplerden dolayı başarısızlıkla sonuçlanmış olsa da şehrin çeşitli yerlerinde Türklere göndermeler yapıldığını görmek mümkün. Bunlardan biri de Hofburg sarayının önündeki Prens Eugen’in heykeli… şaha kalkmış atının üstünde dimdik duruyor Prens Eugene…  
Atının ayaklarının altında ise Osmanlı Kuşatmasının başarısızlıkla sonuçlandığını gösteren bir Türk sancağı…

Gezimiz Demel Pastanesinin önünden geçerek Stephan Katedrali’ne doğru devam ediyor.  Kilise gece olduğu kadar gündüzde epey etkileyici. Viyana’nın merkezinde olan bu kilise 1300lü yıllarda inşa edilmiş. Girişte ücret alınmıyor. Sadece ayinler sırasında kapalı…

                                                               Aziz Stephan Katedrali

Şehir merkezindeki gezimizden sonra ekstra tur olan Viyana Ormanları turuna katıldık. Güzel miydi evet güzeldi.. Gerekli miydi… Açıkcası Viyana kent merkezinde daha çok vakit geçirmeyi tercih ederdim. Neyse olmuşla ölmüşe çare yokJ Ben ormanları anlatayım…
Hitlerin ilk jet uçağını üretmek için kullandığı yapay mağaraya gidiyoruz. Burası daha önceden bir maden ocağıymış fakat üzücü bir kaza yaşanmış ve maden ocağı sular altında kalmış. Suyla dolan maden ocağı o günler kapatılmış. Daha sonradan Almanlar tarafından su pompalarıyla maden ocağındaki su boşaltılmış ve uçak üretim fabrikası olarak kullanılmaya başlanmış. Hitlerin yenilgisinden sonra burası turistik gezilere açılmış. Mağara içerisinde kalan su birikintisinde kayıkla gezinti yapılabiliyor. Ayrıca madencileri koruduğu düşünülen azize Barbara anısına içeride kilise bulunuyor.
    
Yapay Göl

Mağarada Üretilen Jetin Maketi

Azize Barbara Kilisesi

Mağara gezisinden sonra Mayerling Av Köşküne gidiyoruz. Burası Frans Joseph ile Kraliçe Elizabeth’in tek oğlu veliaht Prens Rudolph’un Macar Kontes Mary Vetserayla ölü bulunduğu köşk… Nasıl öldüklerine dair çeşitli iddalar var… Prens Rudolph’un ilk önce sevgilisini daha sonra kendini öldürdüğü.. Frans Joseph ile siyasi görüşlerinin uyuşmaması sebebiyle oğlunu babasının öldürdüğü gibi…Ama hiç biri ispatlanamamış.. olaydan sonra köşk manastıra dönüştürülmüş. Günümüzde köşkün bir kısmı halen manastır olarak kullanılmakta.
              

    

Viyana Ormanları-Seegrote Mağara Gölü-Mayerlıng ve Baden Şehri gezisinden sonra Viyana’ya döndük. Viyana’daki son günümüzdü ve biz Schönbrunn Sarayı’na henüz gitmemiştik. Tur dönüşünde arkadaşlarımızla birlikte Sarayın önünde indik..  Saray tek kelimeyle hariikaaaa J Sarayı gezmek için alternatif paketler var. Gezmek istediğiniz oda sayısına göre fiyatlar değişiyor. Biz Grand Tur bileti aldık ve Maria Teressa’nın odasını da gezme ayrıcalığına sahip olduk :D Sarayın içinde fotoğraf çekmek yasak. Gezilip görülmesi gerekiyor J Noelde gittiğimiz için sarayın bahçesinde noel pazarı kurulmuştu. Çok renkli ve eğlenceli mekanlar vardı J

Saraydan sonra kent merkezine doğru yol aldık. Viyanada raylı sistem oldukça gelişmiş.. Gitmeden önce internetten raylı sistem güzergahının olduğu haritanın çıktısını alıp üzerine önemli ve gitmek istediğiniz yerlerin hangi metro duraklarına yada tramvay durağına yakın olduğunu işaretlerseniz çok rahat edersiniz. Schönbrunn Sarayı ile aynı ismi taşıyan U4 metro durağından Karlplatz’a geçtik. Pastalarıyla ünlü Sachere gitmezsek  içimde kalırdı :D İçeri girmek için baya sıra beklememiz gerekti. Vakit biraz geç olduğundan garsonların “ne zaman gidecek bunlar” diyen kötü bakışlarına maruz kalsak da ortam ve pasta büyüleyiciydi J


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder